Google+ Sayfamız Youtube Sayfamız Facebook Sayfamız
Bugun...
Basın, sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin düzenleme TBMM Genel Kurulu'nda

TBMM Genel Kurulunda, 'dezenformasyonla mücadele düzenlemesi' olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ilk iki maddesi kabul edildi.

Okunma: 907

19.10.2022 17:15

Facebook'ta Paylaş

DEZENFORMASYONLA MÜCADELE YASASI

ÖNE ÇIKANLAR

YASA NE GETİRİYOR?

İNTERNET MEDYASI YASAL BİR ZEMİNE OTURUYOR.

İNTERNET MEDYASI MENSUPLARI DA BASIN KARTI ALIYOR.

ÇOCUKLAR KORUNUYOR.

KİŞİLİK HAKLARI KORUNUYOR.

SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNİN TEMSİLCİ

ATAMA SORUNU ÇÖZÜLÜYOR.

YASAYA UYMAYAN PLATFORMLARA REKLAM ALAMAMA CEZASI GELİYOR.

HABER İÇERİĞİNDE SÜREKLİLİK KORUNUYOR.

KASITLI OLARAK YALAN HABER ÜRETMEK SUÇ TEŞKİL EDİYOR.

 

 

 

 

İnternetten yayın yapanlar da gazeteler ve televizyon kanalları gibi Basın Kanunu kapsamına alınacak.

Yeni yasa ile künye belirtmeksizin internet haberciliği yapmak mümkün olmayacak.

Bir gazete için geçerli kurallar internet sitesi için de geçerli olacak. Dolayısıyla haber siteleri de içeriklerinden yasal olarak sorumlu tutulacak. Bu yasal zemin aynı zamanda internet medyasının ilan almak suretiyle gelirlere kavuşması anlamına da geliyor.

Ek olarak “internet haber sitesi” ibaresi Basın Mevzuatı'na girecek. Böylece bu platformlarda çalışan kimseler artık Basın İş Kolu üzerinden mesleklerini icra edebilecekler.

İnternet medyası bu güne kadar ticaret odalarına “telefoncu” “bilgisayarcı” hatta ''tesisatçı'' gibi faaliyet alanlarıyla ilgisiz

alanlar üzerinden kaydediliyordu zira kendileri için tanımlanmış bir NACE Kodu yoktu.

 

 

 

 

Çocuklara yönelik uygulamalar konusunda ayrıştırılmış hizmet sunumunun sağlanması garanti altına alınacak.

Çocukların, gençlerin ve ailenin, internetin yasa dışı içerikleri hakkında bilinçlendirilmesi ve güvenli kullanımı konusunda bilgilendirilmesi için Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne ilave görevler verilecek.

Önceki düzenlemeyle zararlı içeriklerin ortadan kaldırılmasında içerik ve yer sağlayıcısına aktif yükümlülük getirilmişti. Yeni sistem ile yükümlü taraflar arasına erişim sağlayıcıları da eklenecek. Bunun yanında bilinçlendirme çalışmalarının kapsamı genişletilecek ve yetkili kurumların sayısı artırılacak.

 

 

 

Bir içerik için verilen kaldırma kararı, içeriğin her site ve platformdan kaldırılması için yeterli olacak.

Kişilik hakkının zedelenmesi şikayeti ile Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvuru yapıp içeriğin kaldırılması talebinde bulunan ve talebi mahkemece kabul edilen kişiler artık diğer siteler için başvuru yaptığında mevcut karar bu adresler için de uygulanacak. Her site için ayrı karar çıkarılması gerekmeyecek.

Bu madde kapsamında hâkimin verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanacak.

 

 

 

Sosyal ağlara Türkiye ofisi açma ve ofisin yönetimine bir Türk vatandaşı atama zorunluluğu getirilecek.

Belirli bir kullanıcı sayısı olan sosyal ağ şirketlerinin ülkemizde temsilci bulundurması daha önceki düzenlemeler ile zorunlu hale getirilmişti. Bu temsilcilerin Türk vatandaşı olmamaları ve Türkiye'de ikamet etmemeleri nedeniyle hukuki olarak muhatap bulamama sorunu devam etmişti.

Yeni düzenleme ile sosyal ağlara Türkiye ofisi açma ve Türkiye temsilcisi bulundurma zorunluluğu getirilecek. Temsilcinin gerçek kişi olması hâlinde bu kişinin Türkiye'de mukim ve Türk vatandaşı olması gerekecek. Türkiye'den günlük erişimin on milyondan fazla olması halinde; yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafından belirlenen tüzel kişi veya gerçek temsilci, sosyal ağ sağlayıcının sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla teknik, idari, hukuki ve mali yönden tam yetkili ve sorumlu olacak. Bu temsilcinin tüzel kişi olması halinde doğrudan sosyal ağ sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurulan bir ofis olması da zorunlu hale gelecek.

 

 

 

 

Sosyal medya şirketlerinin Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymaması halinde bu sosyal ağlara Türkiye'den reklam verme yasağı getirilecek.

Bilindiği gibi sosyal ağların gelir modeli tamamen reklam almaya dayanmaktadır. Yeni yasa ile Türkiye Cumhuriyeti yasalarını tanımayan sosyal ağların Türkiye merkezli reklamları almalarının önüne geçilebilecek. Türkiye'de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin, ilgili yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam vermesinin yasaklanmasına karar verilebilecek.

Kurallara uymayan sosyal medya şı̇rketlerı̇ne, ı̇nternet haber sı̇telerı̇ne, ı̇letı̇şı̇m platformlarına ı̇darı̇ yaptırımlar uygulanacak. Bunların başında BTK’nın vereceğı̇ ı̇darı̇ para cezaları, yayın ı̇çerı̇ğı̇nı̇n çıkarılması gı̇bı̇ yaptırımlar söz konusu olmakla beraber Basın İlan Kurumu’nun ‘ı̇lan gerı̇rlerı̇nı̇ kesmesı̇’ söz konusu olabı̇lecek.

Yasa ile internet alanında kullanıcıyı cezalandırmak değil, sosyal ağ şirketlerini denetleyerek bu alanı güvenlı̇ ve şeffaf kılmak hedeflenmektedir.

 

 

 

 

Haberin yayınlandığı hali ve uğradığı her değişikliği tarih bilgisi ile birlikte kaydetme zorunluluğu getirilecek.

İnternet medyasında üretilen haber içerikleri, yayınlandıkları ilk hali ve uğradığı değişiklikleri kapsayacak şekilde internet medyasınca kayıt altında tutulacak. Böylece içerik cezai yaptırımdan sıyrılmak maksadıyla değiştirilemeyecek ya da silinemeyecek. Bu içerikten doğacak sorumluluklar açısından tarih tespiti mümkün hale getirilecek.

Diyelim ki aleyhinize bir haber yayınlandı ve bu konudaki içerik sizin uyarınıza rağmen değiştirilmedi. Konu mahkemeye taşındı. Mahkeme içerikleri istedi. İçeriklerin değiştiğini ve aleyhinize olan içeriğin silindiğini düşünün. Davanız reddedildi ve haberi yapan ceza almaktan kurtuldu. Bu mağduriyet artık yaşanmayacak çünkü içeriğin tüm kayıtları tutulmak zorunda olacak. Kayıtlar tutulmazsa veya kayıtlara müdahale edilirse bu durumdan internet yayınını yapan medya kurumu sorumlu olacak.

 

 

TCK'ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçu tanımlandı.

TCK’ya "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı ile Madde 217/A eklenecek.

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır."

 

 

 

'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçunun oluşması için 5 ana şart aranacak.

Sosyal medya şirketlerinin yapılan yargılama ve soruşturmalarda kullanıcı bilgilerini bildirmemesi veya kullanıcılara yanıltıcı bilgi sunmamaları konusunda etkin bir uyarı yapmaması devletleri bu alanda kamu düzenini sağlamak için suç ihdas etmeye yöneltmiştir.

Düzenleme bir kimsenin “yalan söylemesi” durumuna indirgenebilecek nitelikte değildir. Zira söz konusu yalanın toplumu etkileyecek düzeye gelmesi halinde dahi bu eylem ancak diğer 4 şartın da oluşması halinde suç olarak görülmektedir. Bu maddenin ''dar yorumlanabileceği'' yönündeki kaygılar bu anlamda yersiz kalmaktadır. ''İfade” kapsamındaki suçların çoğu gibi araçsallaştırılması riskine dikkat çekilmesine karşın bu bağlamdaki dosyaların pek çoğunda değerlendirme kriterleri Yargıtay’ın yaklaşımlarına ve AYM’nin kararlarına göre gelişmektedir.

 

 

Etiketler:
Okuyucu Yorumları

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan sitemiz sorumlu tutulamaz.

Facebook'da Bizi Takip Edin