Yeni Üyelik Oluştur


Bir kullanıcı adı seçin


Yukarıda belirttiğiniz eposta adresinizi tekrar girin

Üyeliğimi Oluştur

×
Üye Girişi

Giriş Yap

×
BARTIN'IN BAĞIMSIZ, ÖZGÜR VE EN GÜNCEL HABER PLATFORMU
  • “Çözüm üretilememiş, sorunlar katlanarak artmıştır”

  • Bartın Eğitim Sen Şube Yürütme Kurulu 2014 – 2015 Eğitim Öğretim Yılının sona ermesi dolayısıyla bir değerlendirme yaparak eğitimin sorunlarına çözüm üretilemediğini aksine sorunların katlanarak daha da arttığına dikkat çekti.
  • 2015-06-15 / 10:50:18
  • 0 Yorum
  • 407 Kez Okundu
  • Punto:
    A
    A
    A

Bartın Eğitim Sen Şube Yürütme Kurulu 2014 – 2015 Eğitim Öğretim Yılını değerlendirdi. Yapılan değerlendirmede eğitimin ve öğretmenlerin sorunlarının çözüme kavuşturulamadığını aksine sorunların daha da arttığına dikkat çekildi.

 

 

 

 

Bartın Eğitim Sen Şube Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “

 

 

 

 

12,5 yıldır tek başına iktidarda olan ve 7 Haziran seçimlerinde iktidar çoğunluğunu kaybeden AKP, Türkiye’nin bütün alanlarında olduğu gibi, eğitim sistemini de kendi siyasal-ideolojik hedefleri için dönüştürmeye çalışmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün kademelerinde, bakanlık teşkilatından, okullara kadar her alanda yoğun bir siyasi kadrolaşma yaşanmış, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde liyakat değil, siyasi referans (torpil) belirleyici olmuştur. Eğitimde yaşanan dinselleşme ve ticarileşme uygulamaları artmış, okulların fiziki donanım ve altyapı sorunları, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, zorunlu ve “zorunlu seçmeli” din dersi dayatması sürmüştür.

 

AKP’nin eğitim sistemini kendi çıkarları için dönüştürürken bugüne kadar ortaya koyduğu pratik, her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu “tek din, tek mezhep” anlayışı üzerinden “tek tip” hale getirmeye çalışmak olmuştur.

2014-2015 eğitim öğretim yılında da Sendikal-siyasal referanslarla eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve yandaş olmayanların birer birer tasfiye edilmesi vb gibi pek çok uygulama eğitim sistemini içten içe çürütmüş, eğitimin zaten bozuk olan niteliğini daha da kötüleştirmiştir.

2014-2015 eğitim öğretim dönemi içerisinde okullarımızda toplumsal cinsiyet eşitsizliği artmıştır. Kademeli eğitim modeli ve erken evliliğe teşvik eden düzenlemeler bu sene binlerce kız çocuğunu eğitim sisteminin dışına itmiştir. Geçen sene ortaokuldan mezun olan 36.401 kız çocuğu bu eğitim-öğretim döneminde açık liselerde dâhil olmak üzere hiçbir ortaöğretim kurumuna gitmemiştir.

Okullarda ve diğer eğitim kurumlarında yıllardır üvey evlat muamelesi gören ve iş tanımı hala yapılmayan yardımcı hizmetlilerin, kadro bekleyen 4-c’li çalışanların, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan soruşturma ve görevden almalar, her geçen gün artan akademik, idari sorunlar ve özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik mobbing uygulamaları, baskı ve tehditler gibi pek çok sorun 2014–2015 eğitim-öğretim yılına damgasını vuran diğer konu başlıkları olarak öne çıkmıştır.

 

 

 

“2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılına 19. Milli Eğitim Şurası Kararları damga vurdu”

 

 

 

19. Milli Eğitim Şurası, başından sonuna kadar bilimine açıkça meydan okuma üzerinden şekillendirilmiştir. Şura, bilinen anlamda bir eğitim şurasından çok, karma eğitim tartışmalarının öne çıktığı, din eğitiminin okulöncesi, ilkokul 1. 2. ve 3. sınıflarda zorunlu olması, eğitimin bütün kademelerinde dini ve manevi değerler eğitimi dersi getirilmesi, Osmanlıcanın liselerde seçmeli imam hatiplerde zorunlu olması, liselerde din derslerinin 2 saate çıkarılması, hafızlık eğitimi için ortaokula ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması, Turizm meslek liselerinde renkli sularla yapılan alkollü içecek ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, okullarda cezaevlerini andıran güvenlik önlemlerinin alınması gibi bir Eğitim Şurasının gündemi olmaması gereken kararlar alınmıştır.

 

 

 

“Zorunlu din dersi dayatması sürmüştür” 

 

 

 

Türkiye’de 12 Eylül’den bu yana eğitim politikalarının merkezinde “Türk-İslam” sentezine dayalı uygulamalar yer almaktadır. 12 Eylül’ün baskıcı, otoriter zihniyetinin izinden giden AKP, son 12,5 yılda hayata geçirdiği eğitimi dinselleştirme uygulamaları ile eğitim sistemini ve toplumu dipsiz bir karanlığın içine doğru zorla itmeye çalışmıştır. AKP döneminde hayata geçirilen ve geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında eğitimi dinselleştirme uygulamalarını şu başlıklar altında sıralamak mümkündür;

 

¨        Müfredatta yapılan değişikliklerle öğretim programlarında dinsel referansların kullanımı artmıştır. 

¨        Felsefe, bilim, sanat ve beden eğitimi derslerinin sayısı sürekli azaltılmakta, dini içerikli derslerin sayısı artmaktadır.

¨        Otizmli çocuklara 2010’dan itibaren zorunlu din dersi dayatılmış, en çok ihtiyaçları olan beden eğitimi ders saati azaltılmıştır.

¨        Okul öncesinde, hatta kreşlerde fiilen dini eğitim verilmeye başlanmış, Diyanet İşleri Başkanlığı bile dini eğitim ağırlıklı kreş açmıştır.

¨        Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla ‘dindar’ ve ‘itaatkar’ nesil yetiştirme hedeflenmiş, bütün okulları imam hatibe çevirme konusunda önemli adımlar atılmıştır.

¨        Zorunlu din dersi ve ‘zorunlu seçmeli’ din dersleri dayatması artarak sürmekte, öğrencilere seçmeli din dersi seçmeleri için baskılar artmıştır.

¨        Okullara ‘mescit’ zorunluluğu getirilmiş, laboratuarlar, kütüphaneler kapatılarak mescide dönüştürülmüştür.

¨        Reşit olmayan kız çocuklarına başörtüsü uygulaması getirilmiş, bazı okullarda okul müdürleri ve öğretmenler kız çocuklarına kapanmaları için telkinlerde bulunmuştur.

¨        İmam hatiplere tanınan ayrıcalıklı uygulamalar devam etmiştir. İmam hatip sayıları arttırılmış, normal okullarda imam hatip sınıflarının açılması sağlanarak, imam hatibe giden öğrenci sayısının 1 milyonu aşması hedefine bu yıl ulaşılmıştır.

¨        MEB-Diyanet-dini vakıflar iş birliği üzerinden imzalanan protokollerin sayısında ciddi artışlar yaşanmıştır. Çeşitli projeler kapsamında okul öncesi ve ilkokul öğrencileri camilere götürülmüştür.

¨        Eğitimin bütün kademelerinde, okulöncesi kurumlar dahil, öğrenciler ve öğretmenler Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katılmaya zorlanmıştır. 

¨        İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin talimatıyla çok sayıda okulda dini içerikli yarışmalar düzenlenmiş, Otizmli çocuklara yönelik ilahi okuma yarışması bile yapılmıştır. 

¨        Eğitim bilimi ve çocukların sağlıklı gelişimi açısından büyük önem taşıyan karma eğitim uygulaması, iktidarın memur kolları gibi çalışan Memur Sen (Eğitim Bir Sen) tarafından doğrudan hedef haline getirilmiş, İmam hatip liselerinde ve bazı lise türlerinde karma eğitime fiilen son verilmiştir.

 

 

 

“Eğitimin ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi hız kesmemiştir”

 

 

 

2014-2015 eğitim-öğretim yılında özel okulöncesi eğitim kurumu sayısı 4.372 olmuştur. 4+4+4 öncesinde ilköğretimde toplam özel okul sayısı 931 iken 2014-2015 eğitim-öğretim yılında 1.205 özel ilkokul, 1.111 özel ortaokul bulunmaktadır. Son üç yıl içinde özel liselerin sayısı ise 1.033’ten 1.603’e çıkmıştır.

Özel okulların artışında belirleyici olan temel etken kamu kaynaklarının özel okullara öğrenci başına yapılan ödemeler üzerinden aktarılmasıdır. 2006 yılında 995 özel okula 263 milyon TL “teşvik” adı altında kamu kaynağı aktarılırken, 2014 yılında teşvik alan özel okul sayısı 1.878, aktarılan kaynak miktarı ise 1 milyar 496 milyon TL olmuştur. Geçtiğimiz 9 yıl içinde toplamda 8 milyar 804 milyon TL kamu kaynağı, her biri birer ticari işletme statüsünde olan özel okullara aktarılmıştır.

 

 

“Temel Liseler eğitimde özelleştirmeyi hızlandıracak”

 

 

Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi sürecinde ortaya çıkan Temel Liseler pratikte dershanecilik faaliyeti yapılacak, lise müfredatı büyük ölçüde göstermelik olarak uygulanacak, zaten sorunlu olan lise eğitiminin niteliği daha da düşecektir. Asıl amaç öğrencileri dershanelerden kurtarmak değil, kamusal eğitimi tasfiye etmektir. 11 ve 12 sınıf öğrencilerinin devlet okullarını terk ederek kayıtlarını bu okullara aldırmasıdır.

 

 

“Ortaöğretimde örgün öğretimden 458 Bin öğrenci Açık Liseye yöneldi”

 

 

 

MEB’in 2013-2014 örgün eğitim istatistiklerine göre açık öğretim lisesinde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 12 bin 349 iken, 2014-2015 eğitim öğretim yılında bu sayısı belirgin bir artışla 1 milyon 470 bin 434’e çıkmıştır. Bu artışın temel nedeni muhtemelen TEOG sistemi nedeniyle istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine otomatik kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır.

 

Devlet desteği ile özel liselerin, özel mesleki ve teknik liselerin sayısı hızla artmıştır

 

 

 

Özel meslek ve teknik liselerde okul sayısı yaklaşık 10 kat artarken öğrenci sayısının 17 kattan fazla artmış olmasının en temel nedeni, devletin özel mesleki ve teknik liselere giden öğrenci başına 4.500 TL ile 5.500 TL arasında değişen miktarlarda doğrudan parasal destek sunmasıdır.

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında İmam Hatip Okullarındaki Artış Rekor Kırmıştır

 

 

İmam hatip ortaokullarındaki sayısal artış sadece okul sayısı ile sınırlı değildir. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında bu sayı 140 bin 15’e yükselmiş, 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise bir önceki yıla göre yaklaşık 3 kat artarak 385 bin 830 olmuştur.

 

 

Türkiye’de okulların fiziki donanım ve altyapı sorunları sürerken fiziki altyapı sorunları en az olan,  teknik olarak en donanımlı okulların imam hatibe dönüştürülmesi, siyasi iktidarın kamu okulları arasında siyasi tercihleri üzerinden resmen ayrımcılık yaptığını göstermiştir. AKP hükümetinin imam hatip aşkını yıllar içinde imam hatip ortaokulları ve liselerinin sayısındaki hızlı artışta görmek mümkündür. Türkiye’de imam hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda imam hatip okullarında geçtiğimiz yıl toplam 724 bin öğrenci varken, bu yıl bu rakam 932 bine kadar çıkmıştır.

 

 

 

“Tarihin en büyük siyasi kadrolaşma operasyonu yapılmıştır”

 

 

 

Yıllardır eğitim kurumlarını “parti şirketi” gibi yönetip, okulları “ticari işletme” haline getiren MEB, eğitim yöneticileri yıllarca sendikal-siyasal referanslarla belirlemiş, çok sayıda eğitim yöneticisi geçtiğimiz dönemde tasfiye edilerek, yerlerine yandaş sendika üyeleri getirilmiştir.

 

 

“Zorunlu rotasyon uygulamasından derhal vazgeçilmelidir”

 

 

Milli Eğitim Bakanlığı eğitim politikalarındaki başarısızlığını sorgulamak yerine, her fırsatta eğitimcileri tasfiye adımları atmaktadır. Eğitim yöneticilerinin performansa dayalı çalışmaya bağlı olarak rotasyona tabi tutulmasının ardından sıra öğretmenlere gelmiştir. Öğretmenler açısından tarihin en büyük sürgünü anlamına gelen ve on binlerce öğretmeni yakından ilgilendiren, “öğretmenlere rotasyon” uygulaması için ilk adım atılmış, okullarda yeni ve kitlesel bir tasfiye için düğmeye basılmıştır.

 

 

 

Eğitimde 4+4+4 uygulamasından derhal vazgeçilmeli, ataması yapılmayan öğretmenlerin atanması yapılmalı, AKP döneminde haksız olarak yapılan tüm atama ve görevlendirmeler iptal edilmelidir. Başta zorunlu rotasyon uygulaması olmak üzere, eğitim sistemini alt üst edecek tüm uygulamalar durdurulmalıdır. Eğitimin hiçbir aşamasında öğrenci ve öğretmenlere dayatmada bulunulmamalı, öğretmen, öğrenci ve velilerin eğitim sistemine yönelik kaygılarını giderici düzenlemeler yapılarak, üzerimize çöken enkaz en kısa sürede kaldırılmalıdır.”denildi.

Etiketler
  • Yorumlar
  • Yorum Yap
  • Şuanda 1. sayfadasınız, toplamda yorum sayfası var.
    Şuan 0 - 0 arasındaki içerikleri görüntülüyorsunuz ve toplam 0 içerik var.

    « İlk
    « Geri
    ileri »
  • Yorumunuz


    Yorumunuz

    Gönder

EĞİTİM
2015-06-13
10:15:45
Geleceğin pilotları sertifikalarını aldı